Kitap Tanıtımı |
?Her şeyi görüyorum açık saatlerde. Ama her şeye varamıyorum. İnsan her şeye varabilir mi?
İnsan her şeyde kendini görmeli değil mi. Çünkü her şeyde insan vardır. Ama nafile, insanın
her şeyde kendini görmesi mümkünler mümkününün ötesi. Ötelerden gelen ziya kendi
soframıza uğradığında aydınlığın ayaklarına ulaşma babında belki umuda biraz daha kazma
vuruyoruz dünya adına. Dünya adına konuşuyorum burada bu açık saatlerde. Dünya adına
yayın yapıyor bütün bitkiler. Dünya adına çiçek açıyor ağaçlar. Dünya adına uçuyor bütün
kuşlar. Dünya adına gökyüzü gök renginde. Dünya adına seni seviyorum renginde. Gözlerin
gözlerime değdiği renginde. Seslerin sesime değdiği renginde. Yazgının kadere dokunduğu
renginde. Kaderin ellerime dokunduğu renginde. Parmaklarımdan aşağıya günlerin indiği
renginde. Pazartesi salı çarşamba perşembe renginde. Ey bir oruç renginde. Dünya adına
konuşuyorum burada Türkçe renginde.
Tertemiz bir ilgi gelişiyor sessizliğe. Tertemiz niyetlerle gelecek günlere. Marjinalim bugün ve
yarın. Örneğin günaydın diyorum açık saatlere. Sabah-ı şerifiniz hayrola açık saatlere. Kayıtlı
âlemlerden kayıtsız âlemleri görenlere. Sol omuzdan sağ omuza geçenlere. Sol omzun altın-
dakini bilenlere. Bilmeyenlere sevgisizliği. Sevgiyi gönülden gönle geçirip sevinenlere. Gönül-
den gönle sevinenlere. Durup sevinenlere. Ey sevinenlere. Sessizce." |