Kitap Tanıtımı |
18. yüzyıl Osmanlı toplumu için ekonomik, toplumsal ve siyasal bunalımın derinleştiği dönem demektir. Artık fetihler çağı çoktan geride kalmış, doğuda ve batıda birbiri ardınca gelen savaşlar toplumun gücünü iyice zayıflatmıştır. Klasik dönemdeki yapısı büyük ölçüde çözülen toprak düzeni kentlere göçü arttırdığı gibi tarımsal üretimde de büyük düşüşlere yolaçmıştır. Bunun sonucunda ortaya çıkan fiyat enflasyonu toplumu derinden etkilemiş, kentlerin iş güç düzeni altüst olmuş, güvenlik büyük bir sorun haline dönüşmüştür. İşte Yücel Özkayanın çalışması bu sancılı ortamı olanca çıplaklığıyla betimliyor. Merkezdeki ve özellikle taşradaki devlet kurumlarındaki bozulmayı, devlet-halk ilişkilerinde gittikçe derinleşen güvensizliği, bu gelişmelerin yarattığı ayânlık kurumunu, ekonomik ve toplumsal ortamın nasıl ve ne ölçüde değişime uğradığını birinci el kaynaklardan izlememizi sağlıyor, bunalımın geniş bir panoramasını gözler önüne seriyor.
Tadımlık
XVIII. yüzyılda, Osmanlı İmparatorluğunun yönetim çarkı eski temellere dayalı olarak sürmektedir. Ama, yeniliklerden uzak ve temellere olan bağlılık da eskisi kadar kuvvetli olmadığından gidiş iyiye doğru değildir. Nitekim, ilim adamları cahil, askeri yönetimin önemli bir bölümünü teşkil eden yeniçerilik bozuk, timar ve zeamet düzeni ise, eskisi gibi itibar edilmeyen bir şekilde yürümektedir. Yeteneksiz görevliler halkı soymakta, yolsuzluklar, rüşvet yaygın bir durumdadır. Bu kadar büyük bir sahaya yayılmış olan imparatorlukta hastalıklar, çöküntüler artık belirli bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Biz, işte bu şartlar içersinde bulunan imparatorluğun kurumlarını, özellikle taşradaki yaşantısını ortaya koymaya çalışacağız. XVIII. yüzyıldaki kurumlar ve toplum yaşantısı, hiç şüphesiz, kuruluş ve yükseliş devirlerinden farklılıklar göstermektedir. En başta, artık fetihler durmuş, Osmanlı İmparatorluğunun medenî, hukûkî, teknik alanlardaki üstünlüğü, ekonomik ilerlemeler, yeni ticaret yollarının keşfi, teknik alandaki atılımlar, eğitim yolundaki gelişmeler nedeniyle artık Avrupaya geçmiştir. Bu şartlar altında, Osmanlı İmparatorluğu, gene yalnız kalma siyasetiyle batı dan uzak kalma, savaşlara yabancı devletlerle ittifak yaparak girmeme, dış ülkelerle ticaret yapmama gibi çağdışı yöntemlerle yürütülmüş, bu durumlar ise, Avrupa devletlerinin, özellikle, ticarî alanda Osmanlı İmparatorluğunu eskiden kazandıkları ticarî hakları daha da genişleterek sömürmelerine neden olmuştur. |