Kitap Tanıtımı |
Sultan II. Abdülhamit Han ve zamanı hakkında pek çok eser yazılmış, yazılmakta ve yazılacaktır. Çünkü onun dönemi, nereden bakılırsa bakılsın Türk kültür ve siyaset tarihi için önemlidir. Bu konu ile ilgili çalışmanın çokluğu da yadırganmamalı aksine teşvik edilmelidir. Zira üzerinde düşündüğümüz dönemin bütün yönleriyle henüz deşifre edilmediğini, hatta bu noktada çok gerilerde olunduğunu düşünüyoruz. O bakımdan bu dönemle ilgili yazılacak her kitap, eksik olmakla birlikte Türk kültürüne hizmet edecektir.
Padişahın cülusundan II. Meşrutiyetin ilanına kadarki sürece yaygın bir kanı sonucuyla Devr-i İstibdad (İstibdad Devri) denilmektedir. Bizim çalışmamız bu kavramın tartışılmasına yönelik olmayacaktır. Ama muhakkak bu kavram da tartışılmalıdır. Biz, II. Meşrutiyetin ilânının ardından özellikle basın organlarındaki geçen devirle ilgili aydınların fikirlerini deşifre etmeye çalıştık.
Bunun yanında çoğunlukla aynı aydınların Padişahın hall edilmesinden sonra İttihad ve Terakki Partisi ile ilgili düşünceleri de değişecektir. Bu değişim sonucunda pek çok kişi Sultan II. Abdülhamit Hana haksızlık ettiğini düşünecek, Padişah için yazdıklarına benzer yazıları bu sefer de yeni yönetim için yazacaklardır. Çoğunlukla Osmanlıca süreli yayınlarda bulunan bu tür yazılar da günümüz alfabesine aktarılmış değildir. Bu çalışmanın devamı olması gereken söz konusu yazılar, duygularımızı tamamlayacaktır. Zira Sultan II. Abdülhamitin anlaşılması için ona değişik açılardan bakılması gerektiğine inanıyoruz.
Padişahın döneminde yapılan iyi işlerin yanında jurnalin, takibâtın ve sürgünlerin de bir gerçek olduğu bu gün herkesçe takdir edilir. Bizim çalışmamız da buradan hareket etmektedir. Suçu ne olursa olsun insanın çocuğundan, ailesinden, muhitinden ve nihayet ülkesinden sürgün edilmesi, basit bir şey değildir. Suçlu ya da suçsuz tartışmasına girmeden insani bir bakışla aydınların Sultan II. Abdülhamit Han ve dönemine ait düşüncelerini / tahassüsâtını ortaya koymaya çalıştık. Bu tarzdaki metinlerin tamamı elbette bu kitaptakilerle sınırlı değildir. Bu kitabın ciltlerle ifade edilebilecek bir hacmi olabilirdi.
Sultan II. Abdülhamit Han, gerek zamanında gerek II. Meşrutiyetten sonra ve gerekse şimdi, hakkında sürekli aşırı yargılara maruz kalmış bir padişahtır. Biz, çalışmamızda onunla ilgili duygusal yargılardan kaçınmaya çalıştık. Zira onun her şeyden önce bir insan olduğunu hiç nazardan kaçırmadık. Fakat belki herkesten daha duygusal, daha insancıl ve daha zeki olduğunu da anladığımızı burada itiraf etmek zorunluluğunu duyuyoruz. Elbette bu da tartışılabilir. Bizim bu çalışmada tasarrufumuz, herkesin kendi açısından olaylara bakmaya çalışmak oldu. |